Sunday, January 14, 2024

rojnivîsk

extiyarên mala jêrî me, kombîyê xwe li hin odeyan digirin; odeya biçûk (odeya zarokan), odeya razanê û salon.
li cihê din yên malê zivistana xwe derbas dikin.
dema xanî ji jêr ve germ nebe, germkirin ne hêsan e.
ê min, dema min pirranî li odeya biçûk û li salonê derbas dibe.
li odeya biçûk dişixulim û dixwînim, li salonê jî rûdinim.
Çiku me salon kiriye odeya rûniştinê.
pirraniya zivistanê, ez mecbûr dimînim tevdirên zêde bigirim.
meriv diwestîne, bêkêf dike.

Friday, January 5, 2024

li ser Zahîdeyê

Zahîde Xan, xwesûya min e.
Keça Xatûnê.
Bi xwe jî xatûnek e.
Liv û tevgera xwe her xatûnkî ye.

Di jiyana min de kesayeteke taybet e, erênî û nerênî.
Li jiyana min bandoreke mezin kir.
Min her tim rêz lê girt, tevî ku zanibim bû sedema min.

Her tim bo êndin jiya, ne bo xwe.
Jiyana êndin jiya, ne ya xwe.
Tebîeta xwe wirga bû.
Lazim bû ji xwe re bijî, lê nekir.

Pirr tişt, pirr neheqî, pirr zilm, êş û elem dîtin.

Jiyanê, ew heq nekir.




Monday, January 1, 2024

aptalların ve ahmakların cenneti

Meramımı açık/ safi etmek adına, her iki sıfatın TDK sözlükteki tanımlarını ekliyorum.
Bir şerhle, ki o da şudur:
Tanımlarda 'niyet', 'çaba' ve 'rıza' unsurları görünmediğinden/ açık edilmediğinden, "aptal ve/veya ahmak "olmak" ile "bırakılmak" durumlarını birbirinden ayırıyorum.
Ve sözlerim aptal ve/veya ahmak "olanlara" yöneliktir.
Dünya, aptalların ve ahmakların ve de aptalahmakların cennetidir,
başka hiçbir evren, hiçbir düzlem, hiçbir alem dünyanın ettiği kadarını tolere edemez, kaldıramaz.

Aptallık ve ahmaklık, bu açıdan, insanların nimetlerinden bilerek/ bilmeyerek faydalandıkları, bu nimetler karşılığında ödedikleri/ ödettikleri bedellerin farkında ol(a)madıkları bir hayat yaşadıkları/ yaşattıkları anlamını da içerir.
Bu da bizi şuraya götürüp vardırır:
Aptallık ve ahmaklık, birer lükstür, aynı zamanda birer trajedidir.
Çünkü yaşayan, lüks olarak yaşar onu, ama bir trajedinin içinde olduğunun farkında değildir.

Ve, şahid olan/ yaşatılan/ maruz bırakılan için katıksız bir trajedidir:
Çünkü o yalancı lükse ama gerçekte trajediye şahitlik etmektedir, maruz kalmaktadır.
Engelleme, düzeltme veya kaçma gücü olmadığında, kendi trajedisi de eklenir, acısı katmerlenir.

Genele yayıldığında, çoğunluğu ahmak ve aptal olan bir ortamda yaşamak zorunda kalan aklıbaşında insan (birey) için hayat, mutlak ve katlı bir trajedi olarak yaşanılmak zorunda.
Aptalın ve ahmakın tahakkümü, çok muhtemelen zaliminkinden çok daha ağır gelir aklıbaşında olana.

Aptalların ve ahmakların cenneti, aklıbaşında için, "aptal ve ahmak cehennemi" olur.
İçinde/ maruz kaldıkça, dirile dirile yanmaya, ama ölmemeye devam eder.
Ta ki, ya bedeni ya ruhu ya da her ikisi dayanma gücünü kaybedene kadar.

"When you die, you don't know that you are dead. It's just very difficult for the rest. Same goes when you're a fool."  -Ronald David Laing

"Öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. Bu sadece geri kalanlar için çok zordur. Aynı şey ahmak olduğunuzda da geçerlidir. " -Ronald David Laing